26 Mart 2012 Pazartesi

Öğretmen: Işıldağı Sönmeyen Öğrencidir

Öğrenmek; şaşırmakla başlar, merakla gelişir ve idrakla bilgiye dönüşür. Dolayısıyla
nitelikli bir öğretmen, aynı zamanda sürekli öğrenmenin usta bir öğrencisidir.

Öğretmenin üç temel niteliği önemlidir. Birincisi, mesleğine gönül vermektir; ikincisi,
yurtseverliktir; üçüncüsü, evrensel değerlerle donanmak için kendini geliştirmektir. Bu
üç temel niteliğin sac ayağınıysa öğrenci sevgisi oluşturur. Yani, insan ve emek sevgisi’

‘Öğrenci sevgisi’yle ilgili yapılmış bir çalışmanın verilerini özetle değerlendirmek
istiyorum. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü'nden
Prof. Dr. Veli Duyan ile Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Prof. Dr.
Selahattin Gelbal, ''İlköğretim öğretmenlerinin çocuk sevme durumlarına etki eden
değişkenlerin incelenmesi'' konulu çalışmalarında saptadıkları önemli veriler şöyle:

1. Araştırmada, çocuk kitapları okuyan ve çocuklarla ilgili haber takip eden öğretmenlerin
çocuk sevme ölçeğinden aldıkları puanın yüksek olduğu tespit edildi. Çocuk oyunlarını
bilen öğretmenlerin çocukları daha çok sevdiğini ortaya koyan araştırmada, bilinen
oyun sayısıyla birlikte öğretmenlerin çocuk sevme puanlarının da arttığı tespit edildi.
2. Sınıf ve branş öğretmenlerinin çocuk sevme durumu bakımından aralarında fark
olduğu tespit edilen araştırmada, sınıf öğretmenlerinin branş öğretmenlerine göre daha
fazla çocuk sevgisi taşıdığı görüldü.
3. Çocuk sahibi olan ve olmayan öğretmenlerin, çocuk sevme durumu bakımından
aralarında fark bulunduğu belirlenen araştırmada, çocuk sahibi olmanın çocuk
sevgisinde belirleyici etmen olabileceği değerlendirmesinde bulunuldu.
4. Araştırma sonuçlarına göre, kadın ve erkek öğretmenlerin çocuk sevme durumu
bakımından aralarında fark bulunmadığı saptandı.
5. Yaş durumuna göre 41-45 yaş grubundaki öğretmenlerin çocuk sevme puanlarının en
yüksek, 20-25 yaş grubundakilerin en düşük olduğu belirlendi.

Araştırma sonuçlarına göre, araştırmacı hocaların değerlendirme ve önerilerinin özeti ise
şöyle: Öğretmenin sahip olduğu bilgi, beceri ve değer temelinde çocukları sevmenin
özel ve çok önemli yeri bulunduğuna işaret eden araştırmacılar, öğretmenlerin olumlu
özelliklerinin desteklenmesi, geliştirilmesi ve çocukların dünyalarını daha iyi
anlamaları bakımından ''çocuk kitapları okumaları, onlarla ilgili haberleri takip etmeleri,
oyunlarını öğrenmeleri ve çocuklara hizmet veren kurum ve kuruluşlarda gönüllü
çalışmalarının uygun olabileceği’ni vurguluyorlar.

Yukarıdaki çalışmanın ''Barnett Çocuk Sevme Ölçeği''nin kullanılarak yapıldığının
altını çizelim. Her olguya, tarihsel ve diyalektik materyalist yöntemle yaklaşan bizler,
bu saptama ve değerlendirmelerin, eksikli olduğunu biliriz. Böyle bir değerlendirmenin
temelinde eğitimin sac ayaklarını oluşturan öğrenci-öğretmen-veli ilişkisinin
belirlendiği eğitim sistemini, bu sistemin biçimlendiği sosyo-ekonomik düzeni
bütünlüklü ele almayan hiçbir çalışmanın, kapsayıcı olamayacağı ortadadır. Okullarda,
eğitim sisteminin en açık yansıması ‘müfredat programları’nda görülür. Bugün
ülkemizde uygulanan bu programın felsefesini neo-liberalizm dediğimiz, piyasacılık,
ticarileştirme oluşturmaktadır. Eğitimde her şeyin ‘para’ya endekslendiği, beyinlerin
piyasa kurallarına göre yönlendirildiği, dolayısıyla kolektif davranış ve bilinçten yoksun
kalan çocuk ve gençlerin her şeyi ‘oyunlaştırdığı’ ortadadır. ‘Geçim derdi’yle
sakatlanmış eğitimcilerin, yazımızın girişinde vurguladığımız meslek sevgisi,
yurtseverlik ve evrensel değerlerle donanmış aydın olma niteliklerini kazanmaları,
bunları hayata geçirmeleri ne ölçüde mümkün olabilir, bir düşünün’
Öğretmenlerin, yurtseverlik bilinciyle evrensel değerlerle donanma niteliğini, Türkçeyi
evrenselleştirmek için şiir yazdığını söyleyen Fazıl Hüsnü Dağlarca, dizelere şöyle döker:

‘A’dan başlar aydınlık,
Bir taş koyar bütün yapılarda temele öğretmen.
Soluğudur düşüncenin buğdaydan yalaza dek
Yeryüzünde ne varsa ondan gelmedir,
Yeryüzü ile el ele öğretmen
Bir ışık, bir ışık daha,
Gecelerin içindeki ejderlerle dövüşür
Nice istemeseler de, nice önleseler de,
Uyandırır toplumunu
İyiye, doğruya, güzele öğretmen.’

Tüm zorluklara karşın, yurtsever ve aydın öğretmen, kapitalizmin ejderleriyle dövüşmek
yolundan bir milim olsun, sapamaz. Onlar, bunun için bir yandan insanca yaşayacak
ücret, sosyal haklar için sermayeye karşı mücadele ederken, diğer yandan öğrencilerine
sevgi ve emek vermekten hiçbir zaman uzak duramazlar. ‘Öğrencisini etkilemeden
öğretmeye kalkanlar, soğuk demiri boş yere döverler.’ der Horace Mann. Öğrencileriyle
gençleşmeyi kendine kılavuz edinen öğretmenler, çocukluk ve gençliğin merak ve
dinamizmini deltaya dönüştürecek nehirlerin debisini ayarlamakla uğraşırlar.
Dolayısıyla onların sözlüğünde ‘dövmek’ değil, ‘sevmek’ yer alır.
Bilim ve eğitim yuvası olması gereken okullarımızda, bilgi ışıldağını bizlere devreden
öğretmenlerimizi saygıyla anıyorum. Bugün, bu ışıldağı, yeni kuşaklara taşıyan tüm
öğretmenlerimizi de kutluyorum.

Müslüm Kabadayı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder